Türk diplomasi tarihi, köklü bir geçmişe sahip olup, Türk devletlerinin ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ilişkilerini ve bu ilişkilerin gelişimini kapsar. Bu tarih, Orta Asya'daki ilk Türk devletlerinden günümüze kadar uzanan geniş bir coğrafyada, farklı medeniyetler ve güç odaklarıyla etkileşimleri içerir.
Türk diplomasi tarihinin kökleri, Orta Asya'daki ilk Türk devletlerine kadar uzanır. Göktürkler, Uygurlar ve diğer Türk devletleri, komşu devletlerle siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler kurmuşlardır. Bu dönemde diplomasi, genellikle elçilikler aracılığıyla yürütülmüş, antlaşmalar imzalanmış ve ticari ilişkiler geliştirilmiştir. İpek Yolu üzerindeki hakimiyet, bu devletlerin dış politikalarında önemli bir rol oynamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu, diplomasi tarihinde önemli bir yere sahiptir. Osmanlı Devleti'nin yükseliş döneminde, diplomasi daha çok fetihler ve toprak genişletme üzerine odaklanmıştır. Ancak, 17. yüzyıldan itibaren Avrupa devletleriyle ilişkilerde diplomasi daha önemli bir rol oynamaya başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, Türk diplomasi tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi, Türk dış politikasının temelini oluşturmuştur.
Günümüzde Türkiye, çok boyutlu bir dış politika izlemektedir. Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika gibi farklı bölgelerde aktif bir rol oynamakta, uluslararası örgütlerde etkin bir şekilde yer almaktadır. Türkiye'nin dış politikasında, ekonomik çıkarların korunması, bölgesel istikrarın sağlanması, terörizmle mücadele ve enerji güvenliği gibi konular öncelikli olarak ele alınmaktadır.
Türk diplomasi tarihi, zengin bir deneyim birikimine sahip olup, Türkiye'nin günümüzdeki dış politikasını şekillendiren önemli bir faktördür. Türkiye, geçmişten dersler çıkararak, gelecekte de barışçıl, yapıcı ve işbirliğine dayalı bir dış politika izlemeye devam edecektir.